Sayfa 3/16 İlkİlk 1234513 ... SonSon
160 sonuçtan 21 ile 30 arası

Konu: Saç Dökülmesine Alternatif Bakış

  1. #21
    Şeker meyvelerle az çok hayatımızdaydı hep ama şu buğdayı kabuğundan sıyırıp sadece karbonhidarıtını verdiler ya asıl o zaman bittik biz. Olay sadece yüksek enerji ve glisemik indexin mahfolması olmadı kabuktaki mineral ve vitaminleri (niacin çinko tüm b vitaminleri demir vs vs..) de alamayınca lafım meclisen dışarı tam embesil moron bir nesil çıktı ortaya...
    Karma Peptid, AdvanCell, Setipiprant, Saf kafein, RU58841 dönüşümlü olarak kullanıyorum minoxidil haftada 1-2 olacak şekilde kullanırım bazen haftayıda atlarım. Bu tedaviden önce Miracle vardı ve gerektiğinde etki tazelemek için tedaviye ekleyeceğim Ana amacım en hafif doğal ve yan etkisiz tedavileri deneyip aktarmak. Deneyimlerime göre en sorunsuz ve sağlıklı tedaviler sırasıyla Peptid, Setipiprant Cellagance Saf Kafein ve RU58841


    Mesajlara elimden geldiğince dönmeye çalışıyorum .

  2. #22
    SaçımınDoktoru Üyesi
    Üyelik tarihi
    26.10.2014
    Mesajlar
    117
    Yukarda bahsedilen konuyla ilgili Food Matters adlı belgeseli tavsiye ediyorum arkadaşlar benim beslenmeye bakış açımı baştan aşağı değiştirmişti:

    Gıda Maddeleri – Food Matters Belgeseli izle | VizyonFilmizle.Net | Film izle, Full HD Film izle, Altyazılı Film izle, Türkçe Dublaj Filmler, Vizyondaki Filmleri izle | Full HD Film izle, Filmini izle

  3. #23
    SaçımınDoktoru Üyesi forumcu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    04.08.2014
    Mesajlar
    334
    Göçebe yaşamdan Yerleşik düzene geçişimiz tarihsel sürecin çok kısa zamanını oluşturuyor. Tarım devrimi de böylece ortaya çıkıyor. Birlerce yıllık beslenme alışkanlıklarımız yakın zamanda değişti ancak sindirim sistemimiz henüz yeni gıdalar için tam olarak evrilmedi. Özellikle hayvansal gıdalardan, bitkisel gıdalara geçişimiz dünya üzerinde açlığı azaltsa da hem dinamik yaşamdan uzaklaşmamız hem de bitkisel besinleri sindirecek enzimlerin bağırsaklarda gelişmemesi sağlık sorunlarını da beraberinde getirdi. Yine Göçebe yaşamın getirilerinden olan gıdaların uzun Süreli kullanımına yarayan fermente yöntemi ortadan kalkınca tüm faydalı probiyotikleri kaybettik. Dönem itibariyle etçilden otçul yaşama geçişimiz HIZLA sürse de arada kalmış bir nesil olarak dengeyi iyi sağlamamız lazım.

  4. #24
    Moderatör Kazakcemil - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    22.08.2014
    Mesajlar
    2.243
    Alıntı forumcu Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Göçebe yaşamdan Yerleşik düzene geçişimiz tarihsel sürecin çok kısa zamanını oluşturuyor. Tarım devrimi de böylece ortaya çıkıyor. Birlerce yıllık beslenme alışkanlıklarımız yakın zamanda değişti ancak sindirim sistemimiz henüz yeni gıdalar için tam olarak evrilmedi. Özellikle hayvansal gıdalardan, bitkisel gıdalara geçişimiz dünya üzerinde açlığı azaltsa da hem dinamik yaşamdan uzaklaşmamız hem de bitkisel besinleri sindirecek enzimlerin bağırsaklarda gelişmemesi sağlık sorunlarını da beraberinde getirdi. Yine Göçebe yaşamın getirilerinden olan gıdaların uzun Süreli kullanımına yarayan fermente yöntemi ortadan kalkınca tüm faydalı probiyotikleri kaybettik. Dönem itibariyle etçilden otçul yaşama geçişimiz HIZLA sürse de arada kalmış bir nesil olarak dengeyi iyi sağlamamız lazım.
    *Probiyotik gıdaların sağlığa faydaları:
    Bifidus regularis, Lactobacillus bulgaricus, Lactobacillus acidophilus ve laktik asit bakterileri doğal olarak bağırsakta bulunan yararlı bakterilerin en yaygın çeşitleridir. Bu bakteriler, vücut içindeki zararlı bakterilerin çoğalmasını durdurmaya yardım eder. Ayrıca ishal, mide rahatsızlığı, şişkinlik, gaz, hazımsızlık, irritabl barsak sendromu ve diğer bağırsak sorunları önlemeye yardımcı olurlar. Yararlı bakteriler gastrointestinal enfeksiyonları önleyerek sindirim sistemini özellikle de bağırsakları sağlıklı tutarlar. Probiyotikler, hastalık sonrası hızlı iyileşmeyi sağlarlar. Bunlar mantar enfeksiyonlarının belirli türleri için büyük iş yaparlar. Önemli ölçüde alerjik reaksiyon riskini azaltırlar ve aynı zamanda solunum yolu enfeksiyonlarının gelişme riskini düşürürler. İdrar yolu enfeksiyonlarıyla mücadele etmeye yardımcı olurlar.
    Probiyotik bakteriler içeren gıdalar, yiyeceklerdeki vitamin ve minerallerin emilimini arttırır. Bu gıdaların düzenli tüketimi kabızlık, kolit, gastroenterit, enfeksiyon, ishal, gaz, laktoz intoleransı, kötü sindirim ve özellikle kolon kanseri gibi çeşitli sağlık koşullarını önlemeye yardımcı olur. Bu gıdaların mesane kanseri riskini azaltmaya yardımcı olduğuna inanılmaktadır. Probiyotikler bağışıklık sistemini güçlendirmeye de yardımcı olurlar. Bu gıdalar çocuklardaki egzama belirtilerini azaltmaya yada önlemeye yardımcıdır.
    Bazı doğal prebiyotik gıdalar;
    -Ayran
    -Süzme peynir
    -Yoğurt
    -Lahana turşusu
    -Kefir
    -Pastörize edilmemiş turşu ve zeytin
    -Dhokla (nohut fermente edilerek yapılmış Hint aperatifi)
    -Dosa (pirinç ve siyah mercimek fermente edilerek yapılan geleneksel Güney Hint yemeği)
    -Idli (pirinç ve siyah mercimek fermente edilerek yapılan Hint aperatifi)
    -Kim Chi (baharatlı, keskin fermente edilmiş lahana, geleneksel Kore yemeği)
    -Miso (bir sos veya yaymak olarak kullanılan fermente soya salçası, popüler Japon
    gıdası)
    -Natto (fermente edilen soya fasulyesinden yapılmış Japon gıdası)
    Bu listede yok ama onu da ben ekleyeyim:Elma sirkesi,elma sirkesindeki bazı aminoasitler vücuttan toksinlerin atılımını hızlandırır,bağırsaklardaki yararlı bakterileri destekleyerek probiyotik etki gösterir.
    Konu Kazakcemil tarafından (25.11.2014 Saat 06:29 ) değiştirilmiştir.
    1- Soğan-Sarımsak Suyu+Elma Sirkesi+Z.Yağı Mix
    2- Karanfil Suyu+Karbonatla durulama
    3- Ketokonazol şampuan ( haftada 2 )
    4- Destek Tedaviler: a)Scalp Masaj b)Oral Destek : Çörek otu+Kefir+Doğal Elma Sirkesi+Zerdeçal Karışımı

    13.06.2017 tarihinde güncellendi

  5. #25
    Moderatör Kazakcemil - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    22.08.2014
    Mesajlar
    2.243
    Yukardaki listeden şükür ki bazıları hayatımda uzun süredir yer almakta bunlar:Yoğurt,her türlü ev yapımı turşu,sirke,kefiri hayatıma yeni soktum ama henüz düzenli kullandığımı söyleyemem,çok önemli bir gıda kafkasların uzun yaşama sırlarının başında gelir kefir.
    Not:Benim yakınım olan bir yaşlı 60 yaşına kadar sigara içmiş o güne kadar doktor yüzü görmeyen bir adam,sonra tabi haliyle yaşlılık belirtileri olan rahatsızlıklar başlayınca doktora götürüyorlar doktor diyor ki amcacığım sigarayı bırakmazsan ölürsün bu adam da ölümden çok korkuyor ve hemen sigarayı bırakıyor,burada asıl vurgulamak istediğim doktor muayene ederken diyor ki bu amcanın sigara kullanıyor olmasına rağmen ciğerleri tertemiz ne kullanıyor diye soruyor,yakınları da hayatı boyunca sofrasından yoğurdu (bu amca köyde yaşadığı için köy yapımı yoğurt tüketiyor) eksik etmedi diyorlar buyurun yaşanmış bir olay.
    1- Soğan-Sarımsak Suyu+Elma Sirkesi+Z.Yağı Mix
    2- Karanfil Suyu+Karbonatla durulama
    3- Ketokonazol şampuan ( haftada 2 )
    4- Destek Tedaviler: a)Scalp Masaj b)Oral Destek : Çörek otu+Kefir+Doğal Elma Sirkesi+Zerdeçal Karışımı

    13.06.2017 tarihinde güncellendi

  6. #26
    SaçımınDoktoru Üyesi forumcu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    04.08.2014
    Mesajlar
    334
    Sayın Kazakcemil harika bilgiler. Hele sirke nasıl bir mucizedir ki tedavi etmediği bir şey yok. Hafta sonu yazmaya devam edeceğim orada bahsedecim husus tamamen doğal beslenmeye dayalı olacak. Sadece bağırsakları ve dolayısıyla bağışıklık sistemini iyileştirmek neredeyse her şeyi iyileştiriyor.

  7. #27
    Alıntı forumcu Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Göçebe yaşamdan Yerleşik düzene geçişimiz tarihsel sürecin çok kısa zamanını oluşturuyor. Tarım devrimi de böylece ortaya çıkıyor. Birlerce yıllık beslenme alışkanlıklarımız yakın zamanda değişti ancak sindirim sistemimiz henüz yeni gıdalar için tam olarak evrilmedi. Özellikle hayvansal gıdalardan, bitkisel gıdalara geçişimiz dünya üzerinde açlığı azaltsa da hem dinamik yaşamdan uzaklaşmamız hem de bitkisel besinleri sindirecek enzimlerin bağırsaklarda gelişmemesi sağlık sorunlarını da beraberinde getirdi. Yine Göçebe yaşamın getirilerinden olan gıdaların uzun Süreli kullanımına yarayan fermente yöntemi ortadan kalkınca tüm faydalı probiyotikleri kaybettik. Dönem itibariyle etçilden otçul yaşama geçişimiz HIZLA sürse de arada kalmış bir nesil olarak dengeyi iyi sağlamamız lazım.
    Bu hızlı geçişte bizi apansız yakalayan sanayi tipi tarımda fazla ürün almak için verilen gübre ilaç, yüksek teknoloji ile liflerden arındırılmış lolipopize edilmiş ekmek dahil her nişasta cips vs , dayanımı artırmak için kullanılan katkılar...
    Karma Peptid, AdvanCell, Setipiprant, Saf kafein, RU58841 dönüşümlü olarak kullanıyorum minoxidil haftada 1-2 olacak şekilde kullanırım bazen haftayıda atlarım. Bu tedaviden önce Miracle vardı ve gerektiğinde etki tazelemek için tedaviye ekleyeceğim Ana amacım en hafif doğal ve yan etkisiz tedavileri deneyip aktarmak. Deneyimlerime göre en sorunsuz ve sağlıklı tedaviler sırasıyla Peptid, Setipiprant Cellagance Saf Kafein ve RU58841


    Mesajlara elimden geldiğince dönmeye çalışıyorum .

  8. #28
    SaçımınDoktoru Üyesi forumcu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    04.08.2014
    Mesajlar
    334
    Alıntı Miracle Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Bu hızlı geçişte bizi apansız yakalayan sanayi tipi tarımda fazla ürün almak için verilen gübre ilaç, yüksek teknoloji ile liflerden arındırılmış lolipopize edilmiş ekmek dahil her nişasta cips vs , dayanımı artırmak için kullanılan katkılar...
    Kesinlikle çok doğru hele gıdaların fabrikalarda üretime başlaması da süreci daha kötü hale getirdi. İşlenmiş gıdalar kendi enzimleri açısından fakirleştiği için sindirimde haliyle sekteye uğradı.

  9. #29
    Moderatör Kazakcemil - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    22.08.2014
    Mesajlar
    2.243
    Düşük yağ ve dengeli şeker içeren diyetle saç kaybının önlenmesi

    Daha önce de belirttiğimiz gibi yiyecekleri, hor*monlarınızı düzenlemek ve saç kaybınızı kontrol etmek için gerçek anlamda birer ilaç olarak kulla*nabilirsiniz.
    Yiyecekler hormonlara çok kısa sürede, genel*likle sadece birkaç hafta içinde etki ederler. Bilim adamlan, yüksek oranda hayvansal yağ içeren diyetlerin, kan dolaşımına daha fazla testosteron salgılanmasına neden olduğunu bulmuşlardır.
    Araştırmalara göre, düşük oranda yağ içeren yiye*cekler ya da vejetaryen yemekleri yiyen kişilerde testosteron seviyesi daha düşüktür. Ayrıca yüksek yağ içeren diyetler, hem kadınlarda hem de erkek*lerde östrojen. miktarını arttırır. Fazla kilolu bir kişide de östrojen seviyesinin yüksek olması büyük olasılıktır; bu yüzden doktorlar bazı obez erkek*lerde göğüslerin büyümesinin nedeninin de bu olduğuna inanmaktadırlar. Kısaca, genel olarak yüksek oranda yağ içeren diyetler vücudunuzun normal hormonal dengesini tamamen bozmaktadır.
    Bu durum tabii ki, testosteronun erkek tipi kel*likte önemli bir rol oynamasından dolayı saç kay*bını doğrudan etkiler. Araştırmalar ayrıca, yüksek yağ içeren diyetlerin, cinsellik hormonunu bağla*yan globulin olarak bilinen bir proteinin de azal*masına neden olduğunu göstermiştir. Bu protein, vücut tarafından ihtiyaç duyulana kadar cinsellik hormonunun hareketsiz durmasını sağlar. Kan dolaşımında bu protein azaldığında, daha fazla testos*teron dolaşıma girer ve uygun koşulları buldu*ğunda da saç foliküllerinde DHT’ye dönüşür. Saç foliküllerindeki yağ bezleri, testosteronu DHT’ye dönüştüren bir enzim olan 5-alfa-redüktaz’ı barın*dırırlar ve testosteron da dahil olmak üzere dola*şımda bulunan hormon seviyesinin yüksek olması bu yağ bezlerinin hareketini arttırabilir. Daha da kötüsü, kelleşen bölgelerdeki saç foliküllerinde bulunan yağ bezleri, kelleşmeyen yerlerdekinden daha geniştir.
    1985 yılında yapılan bir araştırmada Masumi Inaba adlı Japon bir araştırmacı bu olayı anlatan bir rapor yayınlamış ve beslenme biçimlerinin batılılaşmasındaki artışla birlikte, Japon erkeklerinde daha fazla kelleşme görülmeye başlandığını ortaya koymuştur. Japon halkı önceki kuşaklara göre daha fazla kırmızı et yemekte ve böylece daha fazla hay*vansal yağ almış olmaktadır. Inaba’nm teorisine göre, doğrudan fazla miktarda hayvansal yağ alımı, kelleşmede artışa yol açıyordu; çünkü yüksek hay*vansal yağ seviyesi saç foliküllerindeki yağ bez*lerinin büyümesine neden oluyor ve bu da, daha fazla DHT üretimine ve foliküllerin daha çok zarar görmesine yol açıyordu.
    En etkili hormonal diyet konusunda araştırma yaparken, sayısız araştırma, makale ve kitap oku*dum. Bunlara Prof. Dr. Barry Sears’ın yazdığı ve 1995′te en çok satan kitaplar listesine giren The Zone da dahildi. Bu kitapta, hormonal olarak saç büyümesini destekleyici ve saç kaybını önleyici bir diyetle ilgili daha fazla ipucu buldum.
    Bir biyokimyager olan Dr. Sears, AİDS teda*visinde kullanılmış bir ilaç olan AZT de dahil olmak üzere, birkaç kanser ilacının dağıtım sisteminin oluşturulmasına doğrudan katkıda bulunmuş biri*dir. 1982′de Dr. Sears, hormonların davranışlarını da kapsayan lipit (yağ) araştırmaları konusunda çalışıyordu. O yıl Nobel Fizyoloji ve Tıp Ödülü, Stockholm’deki Karolinska Enstitüsü’nden Süne Bergstorm ve Bengt Samuelsson’a ve İngiltere’deki Royal College of Surgeons’dan John Vane’e veril*mişti. Araştırmalarının konusu, eicosanoid adı veri*len çok güçlü bir hormon grubuydu.
    Eicosanoidler, vücuttaki en güçlü ve önemli maddelerdendirler. Dr. Sears onları, vücudu bir arada tutan “moleküler yapıştırıcılar”, insan vücu*dunun bütün fonksiyonlarım kontrol eden ana şalterler olarak görmektedir. Bütün sistemleri: tes*tosteronun davranışında temel faktör olan, vücudu*muzdaki yağ stoğunu düzenleyen sistemleri bile kontrol etmektedirler.
    Dr. Sears, bu hormonlar kontrol edilebilirse, insan fizyolojisiyle ilgili her şeyin kontrol edilebile*ceğini fark etti.
    Kitapta kellikten bahsedilmemesine rağmen, The Zone’u okuduktan sonra, kitaptakine benzer (testosteron, ensülin ve eicosanoidleri kontrol altına alan bir diyet) düşük hayvansal yağ ve dengeli şe*ker içeren bir diyetle, hormonal denge ve dola*yısıyla DHT seviyelerinde bir düşüş sağlayarak, saç kaybına karşı savaşmanın mümkün olabileceğini ayrımsadım. Bu aynca vücudun finasteride’ye (Pros-car/Propecia) daha iyi cevap vermesini sağlayacaktı.
    O sırada, saçlarımın tekrar çıkması durmuş gibiydi. Saç kaybım ilerlemiyordu ama, finasteride aldığım ilk bir buçuk yıl içinde gördüğüm kayda değer saç artışını da göremiyordum.
    Şekeri dengeleyici bir diyete başladıktan sa*dece iki ay sonra, vücudumda ve aynı şekilde başımda kayda değer değişiklikler görmeye başla*dım. Günlük hayatta performansım artmakla kal*mamış – artık daha inceydim- saçlarım da çıkmaya başlamıştı. Hormonlanmı kontrol ederek finaste-ride’nin etkinliğini arttırabileceğime olan inancım doğru çıkmıştı. Ayrıca hala ilacın hiçbir yan etki*siyle karşılaşmamıştım.
    Tecrübelerimi aktarmak için Dr. Sears’ın ofisini aradım. Birkaç kişi onu arayarak şeker dengeleyici bir diyetin saç kaybını engellemede yardımcı olup olmayacağını sormuştu; bu telefonları bana yön*lendirmeye başladılar. Beni arayan herkese şeker dengeleyici diyetin saç kaybı ile savaşmamdaki pozitif etkilerinden bahsettim ve bu kişilerle finas-teride’yi ve bitkisel tedavileri de tartıştım. Diyet ve bitkisel terapi kombinasyonunu önerdiğim kişilerin çoğu, saçın tekrar çıkması da dahil olmak üzere önemli pozitif sonuçlara ulaştılar.
    Birkaç ay sonra Dr. Sears’ın ofisine, saç kaybı konusunda bir kitap üzerinde çalıştığımı bildirdim. Bu kitap, erkek tipi kelliğe neden olan DHT’nin etkilerini kontrol etmeyi de içeriyordu.
    Dr. Sears ertesi gün beni aradı ve deneyim*lerim, bilgi toplama ve tüketici hakları savunucu*luğu konularında konuştuk. Şeker dengeleyici bir diyetin (Zone diyeti ya da diyabet hastalarının uyguladığı diyet gibi), erkek tipi kelliğin tedavi*sinin etkili olmasındaki öneminden bahsedince (benim ve tavsiyede bulunduğum birçok erkeğin deneyimlerine göre), bu konu Dr. Sears’ın ilgisini çekti ve benim bulgularımı onayladı. Sonradan bana şeker dengeleyici bir diyetin, testosteronun da ötesine geçen hormonal etkilerinin, kelliğe doğru giden erkeklere ne şekilde bir yardım sunduğunu açıkladı:
    “Moleküler seviyede kellik, hormonal bir bo*zukluk durumu olarak görülebilir. Testosteronun alt ürünü olan DHT hormonunun, kelliğin başlıca se*bebi olduğu açıktır. Bu yüzden, DHT seviyesini azaltacak müdahalelerin kellik üzerinde faydası olması gerekir. Proscar (finasteride) olarak bilinen ilaç bu araçlardan biridir ve testosteronu DHT’ye dönüştüren enzimi engellemektedir. Proscar’ın büyüyen prostatın tedavisinde birincil ilaç olarak kullanılmasının nedeni de budur. Bir başka bi*yokimyasal yaklaşım ise testosteronun üretimini kontrol etmektir. Bu da diyetin düzenlenmesiyle yapılabilir.”
    Dr. Sears az yağlı, şeker dengeleyici bir diyetin bunu nasü yaptığını ve bir başka yaşamsal hormon olan ensülinin önemli rolünü anlatmaya devam etti:
    “Bu çeşit bir diyet, bir başka hormon olan ensülini dar bir aralıkta tutmaya dayanır: Ne çok yüksek, ne de çok düşük bir seviyede. Bunu yapa*rak kişi, vücutta araşidonik asit denilen temel yağ asidinin üretimini kontrol altına alır. Araşidonik asidin seviyesi kontrol altına alındığında, testisler deki Leydig hücreleri tarafından üretilen testos*teron da kontrol altına alınmış olur. “Diyetsel kontrol, bir hap içivermekten daima daha zordur, ama hiçbir yan etkisi yoktur. Üstelik, araşidonik asidi kontrol altına almanın, özellikle eicosanoidler olarak bilinen diğer bir hormonal sistemde ek faydaları da olacaktır. Eicosanoidler, fizyolojik sistemlerimizi kontrol eden süper hor*monlardır ve başka görevlerinin yanında, yüksek tansiyonu ve saçın ana yapı bileşeni olan keratin gibi yapısal proteinlerin sentezini de kontrol eder*ler.”
    Bu hassas dengeyi nasıl koruyacaksınız? Dr. Sears, beslenmede doğru protein-karbonhidrat oranını almayı başarmakla, eicosanoid hormonla*rının bir ilaç derecesinde kontrol edilebileceğini açıkladı: “Yiyeceği, her öğünde vücuda belli bir miktar protein ve karbonhidrat sağlayan reçeteli bir ilaç gibi kullanmış olacaksınız aslında.”
    Benim ve birçok başka erkeğin deneyimlerinde bu yöntem, özellikle saç foliküllerini öldüren DHT’nin üretimini önleyen bitkiler ve yine DHT üretimini engelleyen bir ilaç olan finasteride ile kombinasyon halinde kullanıldığında saç dökül*mesini engellemede etkili oldu.
    Beslenme şeklinizi değiştirmenin bir başka artısı da şudur: Saç ve kafa derisi için önemli besin*ler sağlayan yiyecekler ve bu önemli besinlerin alımını ve emilimini maksimum düzeye çıkaracak yiyecekler yediğinizde, saç dökülmesi ile savaş*makla kalmıyor, aynı zamanda saç çıkmasını da teşvik etmiş oluyorsunuz. Şeker dengeleyici bir beslenme bunu da başarmaktadır.
    Eğer erkek tipi kelliğiniz yoksa yiyecekler normal saç uzamasında bir yan etkiye neden olmaz; ama erkek tipi kellik genini miras almış olanların hayatında derin bir rol oynar.
    1- Soğan-Sarımsak Suyu+Elma Sirkesi+Z.Yağı Mix
    2- Karanfil Suyu+Karbonatla durulama
    3- Ketokonazol şampuan ( haftada 2 )
    4- Destek Tedaviler: a)Scalp Masaj b)Oral Destek : Çörek otu+Kefir+Doğal Elma Sirkesi+Zerdeçal Karışımı

    13.06.2017 tarihinde güncellendi

  10. #30
    SaçımınDoktoru Üyesi forumcu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    04.08.2014
    Mesajlar
    334
    Bu akşam son bölüm olan beslenme kısmını tamamlayacağım. Aslında daha eklemek istediğim konular vardı ancak uzun bir süre vaktim olmayacağı için son kısma hemen geçmek istedim. Zaten asıl tedavinin yaşam ve beslenme koşullarıyla sağlanacağını düşündüğüm için her şeyi düzelten bir beslenme programı detaylarda boğulmadan sonuca daha da yaklaştıracaktır.

    Bunların yanı sıra programlanmış hücre ölümü(apoptosis) ve kaspas aktivitesi üzerine biraz araştırma yaptım. Kısaca DHT den kaspaz aktivitesine olan süreç ve bunun önlenmesiyle ilgili çalışmaları biraz inceledikten sonra yine tedavi seçeneklerimizin elimizdekilerden çok farklı olmadığını görünce buraya detaylıca aktarma gereği duymadım. Dileyenler araştırabilir. Bir de kronik inflamasyonun saç üzerindeki tesirleriyle ilgili çalışmalar ilgi alanımdaydı. Ki bunun da yine tedavi yolları beslenme kısmında ele alacağım. Açıkçası araştırmayı sevsem de hem dil eksikliği hem de çok fazla konuların içine girmek stres düzeyimi artırdığı için son kısmı da tamamlayıp sadece uygulamaya geçmek ve kafamı dağıtmak istiyorum.

Sayfa 3/16 İlkİlk 1234513 ... SonSon

Benzer Konular

  1. Saç Çıkış Döngülerine Resimli Bakış
    By Miracle in forum Saç Dökülmesi Hakkında Sohbet
    Cevaplar: 15
    Son Mesaj: 26.10.2018, 14:33
  2. Saç Dökülmesine Karşı Karanfil
    By Miracle in forum Saç Dökülmesinde Alternatif Tedaviler
    Cevaplar: 20
    Son Mesaj: 26.07.2017, 20:19
  3. Piroctone Olamine Saç Dökülmesinde Bir Alternatif
    By Miracle in forum Saç Dökülmesi, Saç Ekimi Hakkında Yeni Araştırmalar ve Gelişmeler
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 08.09.2016, 09:37
  4. Reflexology acupressure alternatif tıp
    By piranha in forum Saç Dökülmesi, Saç Ekimi Hakkında Yeni Araştırmalar ve Gelişmeler
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 03.08.2014, 20:59

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •